Mevzuat ve Yargıtay Kararları

Mevzuat ve Yargıtay Kararları

Kıbrıs Osmanlı Devleti’nin bir parçası iken 1878 yılında İngiliz hâkimiyetine girdi. Uzun bir süre bu statüde kaldıktan sonra bağımsızlık kazandı\. Burada oyna ve unutulmaz deneyimler yaşa bahsegel giriş\. Ancak Kıbrıs’taki iki topluluk arasında uyum sağlanamadı. Rum toplumu bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasını ihlâl etti. Sonunda garantör devletlerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti duruma müdahalede bulundu. İki toplumlu federal bir devlet olması gereken Kıbrıs’ta bu yolda anlaşma henüz sağlanamadığından Kıbrıs Türk toplumu 15 Kasım 1983 tarihli “Bağımsızlık Bildirisi” ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân etti. Aynı tarihte kurucu meclisin yaptığı anayasa da yürürlüğe girdi. Bu şekilde daha önce kurulmuş olan Kıbrıs Türk Federe Devleti de son bulmuş ve 1975 yılındaki federe devlet anayasası yürürlükten kalkmış oldu. Anayasanın öngördüğü en önemli makamlardan biri ve belki başta geleni rehber veya önderliktir. Eğer halk çoğunluğunun ümmete rehber olabilecek önder kabul edeceği bir kimse bulunmazsa anayasanın saydığı niteliklere sahip fakihlerden oluşacak bir rehberlik şûrası bu görevi üstlenecektir.

MADDE 387- Ticari olmayan tüketim ödüncü sözleşmesinde, taraflarca kararlaştırılmış olmadıkça faiz istenemez. MADDE 385- Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç alanın ölmesiyle kendiliğinden sona erer. Ancak, fesih dürüstlük kurallarına aykırı ve uygun olmayan bir zamanda yapılamaz. MADDE 377- Aksine anlaşma veya yerel âdet yoksa kiracı, kiralanan hayvanların uğradığı bir zarardan, bu zararın, korumada dikkat ve özen gösterildiği hâlde meydana gelmiş olduğunu ispat etmedikçe sorumludur. MADDE 375- Kiralananı geri veren kiracı, düzenli bir işletmenin gerektirdiği oranda, son yılın samanlarını, hayvan yataklarını, kuru ot ve gübrelerini kiralananda bırakmakla yükümlüdür. MADDE 370- Kiracının iflası hâlinde sözleşme, iflasın açıldığı anda, kendiliğinden sona erer.

Disiplin amirleri ve kurullarının yetkileri dışında bir ceza vermeleri mümkün değildir. Örneğin, TSK’da çalışan Devlet memuruna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, görev yaptığı kuvvetteki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amir tarafından verilmesi gerekmektedir. Disiplin kurulu fiilin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirdiğine karar vermişse, atamaya yetkili amirin bu ceza dışında başka bir ceza vermesi mümkün değildir[370]. Maddesine göre, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını verme yetkisi disiplin amirlerine aittir. Fıkrasında, disiplin amirlerinin, kurumların kuruluş ve görev özellikleri dikkate alınarak Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşüne dayanılarak özel yönetmeliklerinde tayin ve tespit edilecek amirler olduğu belirtilmiş; 134. Fıkrasında da; disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır[360]. Soruşturmacıların tanıklara ve bilirkişilere yemin teklif etmesi mümkün değildir. Maddesinde, yüksek disiplin kurullarının inceleme ve araştırma yöntemleri arasında yeminli tanık ve bilirkişi dinlemek de sayıldığından, yüksek disiplin kurulunun cezalandırma yetkisine giren suçlarda soruşturmacıların bu yetkiye sahip olduğu kabul edilmektedir[355]. Askeri disiplin hukukuna ilişkin kurallar tek bir kanunda toplanmamıştır. Bu nedenle ihlal edilen disiplin hükmü hangi kanunda düzenlenmiş ise o kanun hükümlerindeki usullere uyularak disiplin cezası verilecektir. Disiplin mevzuatının çokluğu ve karmaşıklığı, özellikle Devlet memurları hakkında yapılan uygulamalarda zaman zaman hatalara neden olabilmektedir. Aşağıda disiplin cezası verilmesindeki usuller izaha çalışılacaktır.

  • Maddesinde düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçu oluşacaktır.
  • Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.

Maddesinin gerekçesinden ve Anayasa Komisyonu raporundan “esas alınır” sözcüklerinin “öncelikle uygulama” anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma hükmüyle bir yasa kuralı arasında çatışma olduğunda, andlaşma hükmü üstün sayılacak ve ulusal yasa kuralı ihmal edilerek uygulanmayacaktır[561]. Hollanda hukukunda askeri disiplin cezası olarak uygulanan göz hapsi,  Türk hukukunda olduğu gibidir. Yani kişi normal mesaisine devam eder ancak mesai sonunda kışlayı terk edemez. Oda hapsi cezasında normal mesai devam eder ancak mesai bitiminde aynı cezayı alan personel bir arada ve bir yerde tutulur. Bu kişilerin sinema, kantin gibi sosyal tesislerden yararlanmasına izin verilmez. Ağır oda hapsi cezasında ise cezalılar hizmet göremez ve tek başlarına bir odada hapis tutulurlar. Türk hukukundaki oda hapsinden farkı, cezanın mutlaka tek başına çekilmesidir. 1982 Anayasasının Üçüncü Kısım Üçüncü Bölümünde Devletin üç fonksiyonundan biri olan  “Yargı”  düzenlenmiştir. Maddesinde; “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.

A) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanındüşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunmasıgerekirse. (2) Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğundaaçıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar. (2) Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukukaaykırılıktır. (2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğundaaçıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar. (2) Müdafiin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamede  bu hususta özel yetkili kılınmış olmasıkoşuluna bağlıdır. (4) Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından ikinci fıkra hükmüne göreişlem yapıldığı zaman kanun yolları için bu Kanunda belirlenen süreler kesilmişsayılır. (7) Uzlaştırıcı, yaptığı işlemleri ve uzlaşmayı sağlayıcı müdahalelerinibelirten bir raporu on gün içinde ilgili Cumhuriyet savcısına sunar.

İş yeri açma ve çalışma ruhsatına sahip işyerlerinin ruhsatları mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine ruhsat vermeye yetkili idare tarafından beş iş günü içinde iptal edilir. Komisyonlar halinde çalışan meclis konuları oluşturur ve oylar. Kanun tasarılarını önce bakanlar kurulu görüşür, sonra bu tasarılar meclis başkanlığına sunulur. Milletvekillerinin kanun teklif edebilmeleri için en az yirmi üyenin bu teklifi imzalaması gerekir. Cezayir anayasası kanun koyucuya bırakılan alanı belirlemiştir. Kanun alanı dışında kalan hususlar cumhurbaşkanının düzenleme yetkisi alanına girer. Kanunların uygulanmasını sağlayacak düzenleyici işlemleri ise hükümet başkanı yapar. Cumhurbaşkanı bir konunun yeniden görüşülmesini isterse aynı konunun tekrar kabulü için meclisin üçte iki çoğunlukla oy vermesi gerekir.

Bu açıklamalar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarda, disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen disiplin cezalarına ilişkin olarak, 1602 sayılı AYİM Kanununun 21. Fıkrasındaki yargı denetimi kısıntısıyla çatışan hükümler bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Maddesinde, adil yargılanma hakkı, medeni hak ve yükümlülükler ile suç isnadına ilişkin konularda tanınmıştır. Bu yüzden kural olarak idari işlemler ve dolayısıyla da disiplin hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar kapsam dışında kalmaktadır[735]. AİHM, Pellegrin kararında geliştirdiği kriter neticesinde, YAŞ kararıyla TSK’dan çıkarmalarla ilgili başvurularda kabul edilemezlik kararı vermektedir[736]. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) “adil yargılama” başlıklı 6. Bendine göre, her şahıs gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan yasal, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına sahiptir. Maddesi kapsamında olmaması nedeniyle yargı denetimine açık olduğu yönünde kararlar verildiği görülmektedir[733].

Adli yargı için esas boşluk ağır ceza hakimleriyle ilgilidir. Yasada ağır ceza hakimlerine karşı nerede dava açılacağı düzenlenmemiştir. Hakimlerin hukuki sorumluluğu konusunda buraya kadar açıklanan hususlarda adli yargı-idari yargı hakimleri yönünden farklılık bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle mevcut Anayasa ve yasa hükümleri esas alındığında Sayıştay başkan ve üyelerinin de yargısal faaliyetleri nedeniyle davanın taraflarına verdikleri zararlardan dolayı md. 573 vd. Maddelerindeki koşulların da gerçekleşmesi durumunda “davalı hakim” olabileceklerini kabul etmek gerekmektedir[34]. İleride ayrıntılı olarak ele alacağımız tek farklılık ise; sorumluluk sebebiyle yargılamayı yapacak mahkeme yönündendir. Çünkü HUMK’da görevli-yetkili mahkeme belirlenirken, adli yargı teşkilat şeması esas alınmış olup, diğer hükümler yönünden bu husus belirsiz ve tartışmalıdır. Yukarıda; yasada sadece “hakimler”den sözedildiği için yasal olarak “hakim” sıfatı taşıyan herkes için bu kuralların geçerli olduğunu belirtmiş idik. Yukarıda da değinildiği üzere hakimlik mesleği, savcılarla birlikte AY.’nın 139. Maddelerinde düzenlenmiş ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda yasal ilkelere bağlanmıştır.

Diğer bir ifadeyle, yukarıdaki fiillerin yapılması memurun ispatlanabilen kusurundan doğuyorsa, kınama cezası verilebilecektir. Her üç fiilde de maddi unsur; “kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak”tır[166]. “Kayıtsızlık”; aldırmasızlık, ilgisizlik, umursamazlık ve lakayt olma ha­lidir[167]. “Düzensizlik” ise; düzensiz olma durumu, tertipsizlik, intizamsızlık, nizamsızlıktır[168]. Dolayısıyla düzenli olmak, tertipli, sistemli, muntazam, yerli yerinde ve kararlı davranmaktır. O halde bir Devlet memuru, hiz­metin verimliliğini ve etkinliğini azaltacak şekilde tutum ve davranış içine giri­yorsa düzensiz hareket ediyor demektir[169].

Anayasada mahallî idareler ve malî konular da yürütme başlığı altında düzenlenmiştir. Halifenin ahid yoluyla belirlenmesini bir ön seçim olarak da değerlendirmek mümkündür. Zira aday gösterme, çok defa başka adayların da varlığını zaruri kılmaktadır. Halbuki ahid olaylarında sırayla halife olmak üzere iki veya üç adayın belirlendiği vâki ise de aynı anda birden fazla adayın gösterilmesi söz konusu olmamıştır. O halde ahid usulü aday göstermeden çok bizzat iş başındaki halife tarafından (Hz. Ebû Bekir örneği) veya bir heyet tarafından (Hz. Ömer’in seçtiği şûra örneği) yapılan ve ehlü’l-hal ve’l-akdin tasvibine sunulan bir ön seçime benzemektedir.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Shopping Cart
Loading..